19 Şubat 2025 04:38
/
Güncelleme: 07:09

OSTİM işçisi yönünü arıyor

Ülkenin dört bir yanında mücadeleyi yükselten işçi direniş, grev ve eylemleri sürerken gözümüzü Ostim işçilerine çeviriyoruz.

OSTİM işçisi yönünü arıyor

Fotoğraf: Evrensel

Uğur Düzgün


İktidarın asgari ücrete yaptığı yalnızca yüzde 30 zam, birçok iş kolunda şubat ayının düşük ücret dayatması ile geçeğini gösteriyordu. Patronlara teşvik, esnek ve güvencesiz çalışma sözü, kırıntısına kadar özelleştirme planı son gaz işlerken ağır çalışma şartları, iş kazaları, işsizlik kaygısı işçilerin sırtındaki kancayı ağırlaştırdı. İSİG Meclisinin raporuna göre ocak ayında iş cinayetinde yaşamını yitiren işçi sayısı 177.

Daha iyi çalışma şartları için yan yana gelen, mücadele eden işçi ve emekçiler ise patronları koruyacak önlem ve yasaklarla bastırılmaya çalışılıyor. Sömürü tam gaz büyüdükçe işçilerin öfkesi ve tepkisi büyüyor. Ülkenin dört bir yanında mücadeleyi yükselten işçi direniş, grev ve eylemleri sürerken gözümüzü Ostim işçilerine çeviriyoruz.

Verilen zam beklentinin yarı yarıya altında 

Emek Partisi Ankara İl Örgütü aralık ayında Ostim’de 200’ e yakın işçiyle yaptığı ankette işçilerin %87’si asgari ücretin 30.000 TL üzerine çıkması gerektiğini, Ostim’deki işçilere de en az %50 ve üzeri zam yapılması gerektiğini belirtmişti. Ankete katılan işçilerin %90’ı mevcut ücretlerinin yetersizliğinden bahsediyor, yıl içerisinde maaşlarının eridiğini ifade ediyordu. Açıklanan asgari ücret, şubat ayının Ostim işçileri için düşük zam ayı olacağının göstergesiydi. Keza öyle de oldu. OSTİM patronları, OSTİM İş Adamları Derneği aracılığıyla büyüyen karlarının OSTİM’e sığamadığını, yeni sahalara ihtiyaç duyduklarını hükümete iletirken, işçilere de %30 ve altına zam dayattı. ‘Kriz içerisindeyiz, işler durgun’ bahaneleri temel dayanağı oluşturdu. İtiraz edene de ‘kapı orada’ denildi. Savaş sanayii üzerinden büyüyen fabrika ve şirketlerden sipariş alan kimi iş yerleri için %40 ve üzeri zamlar açıklansa da İvedik OSB ile birlikte on binlerce işçi Ostim’de %10- %30 zam aralığı ile karşılaştı.

Elden ücret, yoğun mesai, düşük ücret cehennemi

Ostim işçileri, ücretlerinin eridiği, geri kalan her şeyin ağırlaştığı bir dönemin içerisinde. Mesai, esnek çalışma, iş kazaları, elden ücretler. İşçilerin ücret talebinin ana dayanağını da bu sorunlar oluşturuyor. Temel beklenti en azından bu koşullara değecek bir ücret. Şubat zamları açıklanmadan önce Milletvekillileri Sevda Karaca ve Okan Konuralp ile buluşan Ostim’den genç işçilerle yapılan etkinlik, bizlere genel bir özeti aktarma fırsatı veriyor.

Patronlar için yoğun emek sömürüsünün bütün olanaklarını sağlayan Ostim OSB; işçiler için ise temel yasa ve kazanımlardan, sendikal hak ve özgürlüklerden oldukça uzak. Usulsüzlük ve denetimsizlikler tam bir uçurum boyu. Dibinde ise çocuk emeği sömürüsü var. İş güvenliği ve önlemlerinde ana belirleyici olan patronların kâr ve kazançları oluyor. Örneğin iş kazası geçiren genç bir işçi için yaralı olmasına rağmen öncelik iş kıyafetlerini değiştirerek hastaneye götürmek olabiliyor. Üretimde alınması gerekilen önlem yoğunluğu düşürecekse göz ardı ediliyor. Tüm bu ağır sömürü koşulları içerisinde ücretlerin neredeyse asgari ücretin üstünde kalan bölümü elden yatıyor. Özellikle MESEM’li, meslek liseli veya mezun gençler bu nedenle patronların odağında. Tabiri caizse ‘yeter ki gençlikleri karlarına feda olsun’ deniliyor. Hem elden ücret veriliyor hem de mesleki eğitim hiçe sayılarak ‘beden işçisi’ oluveriyor. Tam gaz büyüyen sömürü ve kar hırsının, ucu da bucağı da genişliyor. Patronların bu kadar rahat hareket edebiliyor olmalarının bir yanı iktidarın sağladığı güvence ve teşvikler ama diğer bir yanı da işçilerin hak ve taleplerini koruyabileceği birliklerden uzak oluşu.  Özellikle genç işçiler içerisinde sorun büyüdükçe çözümü başka bir atölye kapısında aramak öncelikli bir noktada. Birçoğu kendi iş yerinden başlayarak, bulunduğu sokak ve bölgede değiştirici olmaya dair umutsuz. Bu durum ileri örneklerin az olması, ücretlerin dengesiz oluşu ve genellikle küçük atölyelerden oluşan bir havza olmasıyla da ilişkili. İşçilerin atölyelerdeki sorunları da kazanımları da ortak talepleri etrafında birleştirebilmesi önem arz ediyor. Örneğin yaptığımız ücret buluşmalarında öne çıkan umutsuzluk ve memnuniyetsizlik havası, Ostim’de Has Metal Fabrikası’ndaki 100’e yakın işçinin yüzde 30 dayatmasına karşı birleşerek yüzde 45 kazanmasıyla dağılabiliyor. Bu örneklerin çoğalması, ülkenin dört bir yanında yükselmesi işçilerin güvenini oluşturacak temel olanakları da ortaya çıkarıyor.

Grev ve direnişlerden öğrenmek, dayanışmayı büyütmek kritik önemde

Başpınar işçileri, Ostim işçileri için de yeni dayanakları oluşturuyor. Başpınar’da işçilere dayatılan zam oranı, ağır çalışma şartları, sendikasızlaştırma politikaları, elden ücretler vb. birçok nokta Ostim’le oldukça benzer. Başpınar’daki kararlılık, Ostim işçilerinin kendi havzasındaki işçilere duyduğu güvensizliğe karşı çarpıcı bir deneyimi göstermekte. Dayanışma duygusuyla Başpınar işçilerini selamlayan işçi sayısı azımsanmayacak düzeyde olsa da bu hem direnişteki iş yerleri için hem de kendi haklarının kazanımı için yeterli değil. Henüz ülkenin dört bir tarafındaki direniş ve mücadeleleri büyütmekle kendi geleceğini tayin edecek bir yönelimden söz edemeyeceğimiz gibi baskı, yasak ve yıldırma ‘ortaklığına’ karşı’ Başpınar işçilerinin kazanımına güç verecek bir ‘ortaklıktan’ da söz edemiyoruz. Bunun olanaklarını büyütmek için bir araya gelen Ostim işçileri, mart ayında bu birliğin yolunu açacak bir işçi formunda yan yana gelmeyi amaçlıyor. Sendikasız ve güvencesiz on binlerce Ostim işçisinin gözünü buraya çevirmesi önemli. Kısacası, şubatın ikinci haftasında ayazı estiren Erdoğan-Şimşek programıyken, işçileri dört bir yanda büyüyen ekmek kavgası ısıttı. Bu ateşin harlanması, her iş kolu ve işçi havzasında büyümesi de işçilerin önümüzdeki aylardaki durumunu belirleyecek.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Emekçiye sosyal konut yok, zengine ‘yatırım fırsatı’ var

Emekçiye sosyal konut yok, zengine ‘yatırım fırsatı’ var

Türkiye’de ev sahipliği oranının sürekli azalmasına ve konut krizinin süreklileşmesine rağmen bir sosyal konut projesi hayata geçirilmiyor; fahiş kiralar nedeniyle halkın barınma sorunu derinleşiyor. Özelleştirilen Emlak Konut ise ‘yüksek gelir grubu’ için düşük faizli, ucuz kredili ‘yatırım fırsatı’ projesi yapıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
21 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et